Vicdani Redçiler Günü: Güvenlik mi özgürlük mü?
Halil SAVDA, 14.05.2012
English
Dünyada iki yüz yıl önce ortaya çıkan vicdani red, Türkiyede ancak iki
yüzyıl sonra görünür olmaya başlamıştır. Ama Peygamber Ocağı mitinin
dayandığı Osmanlı İmparatorluğu ve Her Türk asker doğar mitinin
dayandırıldığı Türkiye Cumhuriyeti tarihi, bu mitlerle alay edercesine
sayısız bireysel ve toplu asker kaçağı hikâyeleriyle doludur. Benim aile
hikâyem de bunlardan payını almıştır. Ali Dedem yedi yıl asker kaçağı
olarak yaşadı. Defalarca askerden firar etti. Dedemin zamanında vicdani
red hareketi yoktu ama vicdanına dayanarak karar vermeyi bilmişti. Ben
ise başka bir yol takip ettim. Diğer vicdani redçiler gibi ölmeyi ve
öldürmeyi reddettiğimi, vicdani red kararlaşmamla deklare ettim.
Türkiyede bu hareketi Anarşistler başlatmıştı. 1989 yılında Tayfur
Gönül ve Vedat Zencir vicdani redlerini açıkladıklarında ve erkeklere
askere gitmeyin çağrılarını yaptıklarında, Türkiye yoğun bir iç
çatışmanın içindeydi. Köyler boşaltılıyordu. Sokak ortalarında, cadde
kenarlarında faili meçhul cinayetleri işleniyordu. Yaşanan çatışmalarda
askerler, gerillalar ve halk öldürülüyordu. Tüm bunlar vatan millet
hamaseti ile yapılıyordu.
Bu nedenle Öldürmeyeceğiz, ölmeyeceğiz, kimsenin askeri olmayacağız!
sloganı Türkiyedeki vicdani red hareketinin karakterini ve fikri arka
planını gösteriyor. Bu slogan, geleneğin savaş karşıtı anti-militarist
ve pasifist özelliği ile ilgilidir. Reddet, diren, hayır de, askere
gitme! sloganı da zorbalığa karşı sağlam bir duruşun ve cesur karşı
koyuşun ifadesidir.
90lı yıllarda ise vicdani red Osman Murat Ülke ile iyice tanındı. İzmir
ve İstanbulda Savaş Karşıtları Derneği kuruldu. Sosyalistler,
anarşistler ve savaş karşıtı kişiler bu oluşuma yoğun destek verdiler.
2000li yıllarda Mehmet Tarhan, Mehmet Bal, Enver Aydemi, İnan Süver,
Muhammed Serdar Delice gibi isimlerle kamuoyunda yer buldu. Bugün
vicdani red hareketinin içinde sosyalistler var, Yehova şahitleri var,
İslamcılar var, Kürtler var, kadınlar var, hatta milliyetçiler var...
Yelpaze artık epeyce genişlemiş durumda. Vicdani red hareketi artık daha
güçlü, çünkü mücadele her kesimden yankı buluyor...
İlerde, omuzlarındaki apoletleriyle, göğüslerine astıkları süslü
madalyalı generaller yazamayacak tarihi; savaş karşıtları, pasifistler
ve vicdani redçi kadın ile erkekler yazacaklar.
Temmuz 1993te Muğlanın Milas ilçesinde 40 ülkeden 90 kişinin
katılımıyla sekizincisi gerçekleştirilen Uluslararası Vicdani Retçiler
Toplantısında 15 Mayısın Dünya Vicdani Retçiler Günü olarak kutlanması
kararlaştırılmıştı. İlk Dünya Vicdani Retçiler Günü etkinlikleri ise
1997de gerçekleştirilmişti.
15 Mayıs Dünya Vicdani Redçiler günü, otuz yıllık bir vicdani red tarihi
olan Türkiyede kutlanacak.
Vicdani red günü kapsamında bir haftaya yayılan etkinlikler, İstanbulda
Galatasaray Lisesi önünde, broşür dağıtımı ile başlayacak. Dokuz gün
yapılacak olan etkinliklerde şu konular tartışılacak ve konuşulacak:
1-) Savaş Ve Çocuk
2-) İslami Açıdan Vicdani Red
3-) Esir Politikaları
4-) Hukuk Ve Vicdani Red
5-) Şüpheli Asker Ölümleri
6-) Ne Okula Ne Kışlaya
7-) Kadınlar Savaşın Neresinde
8-) Militarizme Güven Olmaz.
Yine açılacak olan fotoğraf sergisinde vicdani
redçiler anlatılacak. Etkinlikler 20 Mayısta yapılacak olan yürüyüş ve
vicdani red açıklamaları ile sona erecek.
Bir hafta boyunca güvenlik, özgürlük ve barış denklemleri tartışılacak.
Daha az güvenlik, daha çok özgürlük, daha az güvenlik daha çok barış!
Tipik bir güvenlik devletinde yaşıyoruz. Daha çok özgürlük istemimiz
tüm bu güvenlik anlayış ve yapılanmasına karşı bir duruştur. Örneğin
Kürt sorunu savaşla, daha çok güvenlik önlemleriyle değil, daha çok
özgürlük, daha çok barışla çözülebilir. Elbette daha çok barış, daha çok
ekmek... Çünkü halkın ekmeği, teri, parası silahlara, askerlere,
güvenlik organizasyonlarına veriliyor. Daha çok güvenlik daha çok
silahlanma; daha az ekmek.
Etkinliklerin organizasyonunu yapan 15 Mayıs Platformu yaptığı
açıklamada, Vicdani retçiler, savaş karşıtları ve anti-militaristler
olarak yaşanmakta olan savaşa ve militarizme karşı duruşumuzu, tavrımızı
yapacağımız etkinliklerle dile getirip daha da geliştireceğiz denildi.
İlgili açıklamada militarizmin her yerde varlığını ve etkisini
sürdürdüğü belirtiliyor. Ve halkı askerlikten soğutmak gibi militarist
bir ceza maddesinin var olduğu ve buna dayanarak insanların hapse
atıldığı belirtiliyor. Her Vicdani Redçiler Gününde toplu vicdani red
açıklamalarının yapılması da bir gelenek oldu. Bu yılda toplu red
açıklamaları olacak.
Devletler güvenlik politikalarını ve araçlarını bize tek gerçek olarak
sunuyorlar.
Vicdani redçiler, savaş karşıtları, anti-militarist erkek ve kadınlar
özgür ve barışçıl bir dünyanın mümkün olduğunu biliyorlar ve bunu bize
bir hafta boyunca anlatacaklar.
HOME |